Kızımın benim yazdığım bu yazı için çizmiş olduğu resim. Teşekkür ederim Ezgiciğim.
Yıllar önce çocukluğumda geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Çocukluğumdan hatırladığım trajikomik bir olay.
Babam telgraf dağıtıcısıydı. İki gece evde, bir gece de nöbeti oluyordu. Babamın nöbette olduğu gece yarısı annemin tıkırtılarına uyandım. Bir baktım korku içerinde; sus sesini çıkarma diye beni uyardı. Bir baktım annem çok kormuş öyle ki radyonun üstü cam şekerlerle dolu; korkusu geçsin diye almış şekerleri fakat hepsini tam yemeden radyonun üzerine bırakmış yani abartmıyorum on-on beş kadar şeker vardı. Bunun yanında oda kapısının anahtar deliğine tülbentini asmış ki kapı deliğinden bakan olursa içeriyi göremesinler diye. Odanın camını açmış fakat aşağısı çok yüksek ve beton. Tıkırtıları duyunca evde hırsız var düşüncesiyle kendini aşağıya bırakmayı bile düşünmüş; fakat çocuklarıma bir şey yapar düşüncesiyle vazgeçmiş bu düşüncesinden. İşte tam bu sıralarda ben uyanmışım; ne oluyor anne deyince sus evde hırsız var diye beni ikaz etti.
Hatırladığım kadarıyla ilkokul üçüncü veya dördüncü sınıfta olmam lazım kardeşim de benden iki yaş küçük o mışıl mışıl uyuyordu.
Bulunduğumuz odaya camı olan kilerden sesler geliyordu,bayağı bir ses; kilerinde camı dışarıya açıldığı için annem dışarı açılan camdan hırsızın girebileceklerini düşünmüş. Gerçi oranın camı demirliydi. Neyse benim uyanmış olmamdan güç alan annem kendini toparladı ve evde bulunan su şişesini odanın tabanına kuvvetlice vurdu aşağı katta ev sahibimiz, onların bir alt katında da başka bir kiracı oturuyordu. Evimiz üçüncü kat olmasına rağmen; ev sahibinin ve diğer kiracının giriş kapıları ön tarafta bizim giriş kapımız ise arka tarafta. Binanın yerleşimi kot farkından dolayı bizim oturduğumuz ev müstakil ev gibi idi. Yani kapımız hemen sokağa açılıyordu.Aşağıda ki ev sahibi ve kiracı gelene kadar sokağı dolaşmaları gerekiyordu.
Tabii bunlar sesi duyunca hepsi çıktı dışarıya. Yalnız erkekler boydan bembeyaz yatak gecelikleri ile ne oldu komşu hayırdır sesleri ile gözüktüler. Annem korkarak evde hırsız var deyince; ev sahibimiz de bu gürültüye hırsız kaçmıştır dedi; ama kaçma bir yana sesler hala kesilmemişti. Diğer kiracı ile biz geliyoruz kapıyı açmanız lazım. Annem ben açamam ben buradan çıkmam deyince; ev sahibimiz peki o zaman nasıl gireceğiz. O sırada ben açarım siz gelin demek bana kaldı. Kapıya geldiklerinde; ben odadan çıkınca annem odanın kapısını hemen kapattı ben dış kapı ile oda arasında kaldım; bayağı bir git gel yaşadım; korktum ama sonunda gelenlere kapıyı açtım.
Çok komiklerdi o beyaz geceliklerin üzerine siyah ceketleri de giyince bayağı bir tarz olmuşlardı. Ellerinde silah girdiler içeriye; Açtılar kilerin kapısını yok böyle bir şey un çuvalı talan olmuş fareler sayesinde. Ev sahibimiz çağırdı annemi; komşu gel hırsızları yakaladık. Fareler! Evet ya onlarda hırsız değiller mi? Unumuzu çalıyorlardı dimi yani. Tabi ertesi gün oralar ilaçlandı daha sonradan bir daha da böyle bir şey yaşamadık. Fakat o korku dolu gece bize yetti. Annem bir hafta-on beş gün sonra çok fena hastalandı doktor başından korku geçtiğini anlamıştı. Doktor anneme sen bir şeylerden korkmuşsun diyor fakat annem yok ben hiç bir şeyden korkmadım diyor; tabi o an unutmuş olayları. Yani hayatımız pamuk ipliğine bağlı her şey bir anlık..O zaman ya annem kendini aşağı bıraksaydı Allah korusun; ya felç olurdu ya da yok. Yani mucizevi bir şekilde yaşıyoruz.Birbirimizin değerini bilelim.Birbirimizi üzmektense her anı iyisiyle kötüsüyle yaşamasını bilelim. Bu da bana çocukluğumdan kalan anılardan birisi.