30 Haziran 2016 Perşembe

Karışık dolma


Karışık dolma aslında ben biber dolmasını yapmış olduğum iç harcın aynısı ile istediğin malzemelerin dolmasını yapıyorum. Elimde hangi malzeme var ise yapmış olduğum harç ile dolduruyorum. Bu kabak, patates, patlıcan, biber, domates vs ne isterseniz o malzeme ile doldurulur.

MALZEMELER

Dolmalık biber
Patlıcan
Domates
Kıyma
Pirinç
Kuru soğan
Zeytinyağı
Domates salçası
Biber salçası
Maydanoz
Dereotu
Taze nane
Kuru nane
Kırmızı pul biber
Karabiber
Kimyon
Tuz

YAPILIŞI

Dolmalık biberlerin içini sap kısmını keserek çıkardım. Patlıcanları şeritler halinde dışını soyup; uzunluklarına göre ikiye üçe kesip içlerini oydum ve yıkadım. Tencereye üç kaşık zeytin yağını koyup doğramış olduğum soğanları ekledim beraberinde kıymayı da ekleyip kavurdum. Minik domatesler doğradım bir adet o da tencereye gitti. Her dolma için bir yemek kaşığı ayarladığım pirinci yıkayıp diğer kavrulan malzemelerin yanına gönderdim. Yeşil nane, maydanoz, dereotunu da doğradıktan sonra onlarda tencere koydum. Peşinden baharatları ve tuz ilavesinin ardından salçaları da iki çevirdikten sonra tencerenin altını kapatıp biraz malzemeyi soğumaya bıraktım. Bu yapmış olduğum içi ile  dolmaları doldurup tencereye dizdim. Sonrasında baharatlı salçalı su ilave edip pişirdim.





AFİYET OLSUN:)
Günleriniz sağlık sıhhatle dolsun


27 Haziran 2016 Pazartesi

Yuvarlak Top Lokum

 Yumuşak bir lezzetle tanışmak, tatmak isterseniz hoş bir lezzet.

MALZEMELER

3 Su bardağı süt
7 Yemek kaşığı irmik
7 Yemek kaşığı toz şeker
1 Paket Hindistan cevizi
1 Paket krem şanti

YAPILIŞI

Süt, irmik ve şeker tencerede muhallebi kıvamına gelene kadar karıştırmak sureti ile pişirdim. Sonrasında soğumaya bıraktım. Soğuduktan sonra Krem şanti tozu döktüm ve mikser yardımı ile karıştırdım. Hindistan cevizini bir tabağa boşaltım. Yapmış olduğum muhallebiden küçük parçalar alarak avuç içinde yuvarlak toplar yaptım. Elime yapıştığı zaman su ile elimi ıslattım. Sonrasın da Tabağa boşalttığım Hindistan cevizin de topların dışını kapladım.

İsterseniz topların dışlarını çikolata sosuna da batırmak sureti ile yiyebilirsiniz.







 AFİYET OLSUN:)
Yemek nasip olsun


26 Haziran 2016 Pazar

Patlıcan salatası


Patlıcan salatası, yaz günlerinin damaklarımızı şenlendiren lezzeti. 

MALZEMELER

Patlıcan
Domates
Yeşil soğan
Maydanoz
Sızma zeytinyağı
Sirke veya limon
Kırmızı pul biber
Karabiber
Tuz

YAPILIŞI

Patlıcanları közlemek le başladım işe; fırında veya kullanmadığınız bir tava içerisinde yapılabilir.
Közlediğim patlıcanların dış kabuklarını soyup daha sonrada doğradım. Diğer taraftan yeşil soğan veya kuru soğan fark etmez doğradım. Maydanoz ve domatesleri de doğradıktan sonra geniş bir kapta hepsini birleştirdim. Tuz, kırmızı pul biber, karabiber, yağ,sirke veya limon hangisini isterseniz ekledim. Hepsini bir güzel karıştırdıktan sonra yemek en güzeli.




,
AFİYET OLSUN:)
Yapın sizde güzel bir salata olsun



25 Haziran 2016 Cumartesi

Mahallenin Teyzeleri





















2013 yılında çekindiğimiz bu fotoğraf; eski oturduğumuz evin yeni otel olmuş hali. Sağ tarafta bulunan resim ise oyun oynadığımız sokağımızdan bir bölüm.

Necibe teyze çocukluğumda, mahallenin en neşeli teyzelerinden birisi idi. Üç oğlu bir kızı vardı. Büyük oğlu mahallenin mankeni gibiydi; saçlar biraz uzun ve o saçlara limon sürüp gezerdi. Ben hiç onun saçları limon sürülmemiş halini görmedim. Kızı Asuman abla ne zaman okul arkadaşları ile buluşsa annesi beni yan çanta gibi beraberinde gönderirdi. Onlar eğlenirken bende köşe minderi gibi tek başına otururdum, sıkıldığım içinde sonraları gitmedim. Sanki ben koskoca kızı nasıl koruyacak isem. Eşi Necibe teyzeye göre biraz daha yaşlı ve felç geçirmiş yatıyordu. Adı Mehmet amca; Necibe teyzenin dışarıda işi olduğu zaman, mahalleden kimin işi yok ise o gidip Mehmet amcanın yanında durur, onula sohbet ederdi. O zamanlar birlik beraberlik çok daha fazla idi. Biri bir şey mi yapacak hemen herkes yanında olurdu.Mahallenin kadınları sabah herkes işlerini bitirir; öğleden sonra ise kadınlar ya Hikmet teyzenin bahçede ya Necibe teyzenin bahçede yada bizim kapının önünde eline işini alan gelirdi. Toplanırlar ve o gün ne pişireceklerine karar verilir, semaver yakılır, çaylar demlenir, yemekler hazırlanır; tabi bu yapılanlar hep ortak yapılırdı. Orada olanların hepsi katkıda bulunurdu. Orada olmayan içinde gıybet hat safhada yapılırdı.

Necibe teyze bir günde bana şarkı öğretti, ama şarkıyı terbiyesiz şeklini öğretti; akşama baban gelince söylersin diye. Şarkı hamsi koydum tavaya sıçradı gitti havaya. O bana hamsi yerine söylenmemesi gereken bir söz şeklinde öğretti. Tabii ben akşam söylemedim şarkıyı babam bana kızar diye. O akşamda onlara oturmaya gideceğiz o arada söylerim diye kafama koydum. Onlara gittik tam ayakkabılarımız çıkartıyoruz ben başladım onun öğrettiği şekilde şarkıyı söylemeye. Babam kızıyor ama ben söylemeye devam hayır söyleyeceğim Necibe teyze öğretti akşam okurum diye ben evde unutmuştum şimdi aklıma geldi söyleyeceğim; deyip baya bir söylemiştim. Necibe teyze kıpkırmızı bana bu yaptığına pişman olmuş fakat yine de suçlu benmiş gibi  o da bana kızmıştı. Aslında suçlu kendisi idi. Yapacak bir şey yoktu.

Babamın iki gecede bir nöbeti olurdu. Babamın olmadığı gecelerde komşular bizim evde toplanır ve  eğlenirdik.Necibe teyze türlü türlü kılığa girerdi; yapmadığı şaklabanlık yoktu; tam bir tiyatro sanatçısı ciddiyeti ile yaptıklarını sunardı. Kimi zaman erkek kılığına, bazen de çocuk oluverirdi, yaptıkları değişirdi. Televizyon yoktu; ben ilkokul üçüncü sınıfta iken almıştık televizyonu. Siyah beyaz tek kanallı. Televizyon aslında o zamanlar bizim mahalle için lüks sayılırdı, her kezin evinde yoktu; sabah altıda açılır İstiklal marşı eşliğinde gece on ikide kapanırdı yine İstiklal marşı eşliğinde. İstiklal marşı televizyonda okunurken, evde saygı duruşunda durulur mu? durulmaz mı? diye bayağı tartışma konusu olmuştu. Sonunda herkesin kendi isteğine bırakıldı. Kimin evinde televizyon var ise; akşam ajansı verilirken yani haberleri seyretmek için, sonradan ise dizi filim seyretmek için tüm mahalleli o evde buluşurdu.

Ben ise ilk televizyonu babamla Ankara'ya gittiğimizde, yolda gezerken bir dükkanda görmüştüm. İnsanlar dükkanın önüne birikmişler, ekranda bir şeyler oynuyor onlarda seyrediyordu. Sessizdi sadece görüntü vardı. Babam bana bir eda ile gösterdi sesi olmayan televizyonu ilk orada görmüştüm. Ama o zaman bir anlam verememiştim; sesi olmadığı için pek hoşuma gitmemişti. Ama sonradan charlie chaplin gibi muhteşem bir oyuncuyu seyredince gerçekten de sese de gerek olmadığını; insanlara anlatmak istediğini, istediğin şekilde anlatıla bilineceğini öğrenmiş oldum.

Mahallemizin Hikmet teyzesi; çocuğu yoktu olmuyordu ama kardeşim ve ben sanki onun da çocuğu gibiydik. Hikmet teyzemiz çok saftı, temiz yürekli, her şeye inanan çoğunlukla da saçma sapan işler yapan bir teyzeydi. Hele bir sabah yatak geceliği ile dışarı çıkmış, her yeri meydanda; birde o sırada çöpçüler gelmiş, evin çöpünü verip, bakkalın orada mahalleli, ile sohbet etmiş. Yalnız bir yandan da düşünüyormuş bu çöpçüler, mahalleli bana niye böyle tuhaf tuhaf bakıyorlar diye. Taki kendi kapısının önüne gelip dururken, karşı komşunun camında kendi gölgesini görene kadar. Hasta iken yatağın içine küçük tüpü koyup üzerinde çorba pişiren teyzem. Daha nice bu tür olayları saymakla bitmez. Ama bahçesi çok güzeldi Kocaman  dut ağacı vardı innap ağacı vardı. Kadınların buluşma yerlerinden biri de bu bahçe idi. Çarşaflar serilir sini sini dut silkelenir, bütün mahalleye verilirdi. Hatta kardeşimin sünnet düğününü  de bu bahçede; yemekli olarak yapmıştık. Annem daha sonradan bizim terasın bir kenarına bir banyo yaptırmıştı; banyo sobalı idi üzerinde kocaman bakır kazanı vardı . Her hafta   banyo yakılır, Hikmet teyzeye de haber verilirdi. Hemen ben terastan bağırırdım Hikmet teyzeye, çıkınca da dışarı elimi kafamda gezdirirdim gel banyo hazır diye; o da anlar gelirdi.

Mahallemizin Fadime teyzesi terzilik yapardı. Tüm mahallenin dikiş işleri ondan sorulurdu. Ben çok kızardım parçalarımızı keserken sanki boşa kesiyor müsriflik yapıyor zannediyordum. Fakat yaptıkları da hoşuma giderdi bir yandan da; kadın ölçüyü alıyor kalıpsız hemencecik  kesiyordu.

Sonradan mahallemize bir komşu daha geldi. Kadın kilolu yanakları elma gibi kırmızı idi. İsmi vardı elbet ama herkes domates teyze derdi ne bileyim ben adı domates zannetmiştim her hal. Annem kızım git, domates teyzen müsaitse, komşularla oturmaya gideceğiz diye beni gönderdi. Bende kapısını çaldım domates teyze komşular sana oturmaya gelecek diye söyledim. Eve geldiğimde annem sordu ne dedin diye; bende ne söylediğimi anlatınca annem kızdı bana niye öyle söyledin diye; ama iş işten geçmişti ardık; komşuların arkasından ne söylendiğini öğrenmişti komşumuz. Allah dan anlayışla karşıladı söylenenleri.

Geveze Hacer teyzemiz vardı. Tüm dedikodular ondan sorulurdu. Mahallenin asayiş amiri gibi.
Hamamcı Hayriye teyzemiz vardı. o da hamam işletirdi  Tabi o zamanlar evde banyo da olsa yinede her hafta hamama gidilir; o kese mutlaka yapılırdı çünkü; evdeki banyolarda kir çıkmazmış. Öğleden gidilir hamama  dört beş saat orada kalınır; deriler kızarana kadar keseler atılır; para verdik diye yıkanır da yıkanırsın. Birde hamamda yemek faslı vardı. Özelikle dolmalar sarılır turşular,ezmeler vs artık ne varsa, yıkanmaya ara  verilir, yemekler yenir sonra yine devam yıkan babam yıkan. Hamamdan çıkınca sokağa çıkmak yasak çünkü; yıkandık, kirlenmememiz lazım; turşu gibi olmuşuz zaten evde kalırdık.

 Çocukluğumun on dört yılı bu mahallede geçmişti. Evler iki veya üç katlı ahşap binalardı. Her binanın içinde ise ayrı ayrı hayat ve hikayeleri. Şimdi o mahalleden hiç kimse kalmadı. Kimi kiracı idi taşındı. Ev sahibi olanlar ise yeni yapılan betonarme binalara gittiler. Kimi kızının yakınından ev aldı; kimi oğlunun yakınından. Şimdi ise  mahalleye gittiğimde; her yer cafe, otel vs olmuş. Binaları restore etmişler, süslemişler; olmuş şimdi ticarethane. Bizim oturduğumuz ev ise tamamen yıkmışlar yerine, otel yapmışlar. İlk gittiğimde mahalleye, girmek bile istemedim. Sanki yabancı bir yer olmuş; komşularımızın, iyi kötü anılarımızın üzerinde, oturuyorlarmış gibi geliyor. İçim cız ediyordu.
Şimdi düşününce o yaşadıklarımız sadece bize aiti aslında; yaşadık bitti herkes ayrı ayrı yollara ayrıldı.  Herkesin  anılarında da farklı farklı yaşanmışlıklar olarak kalmıştır diye düşünüyorum. Şimdi ise o mahallede farklı insanlar farklı farklı anılar hafızalarına yerleşmeye çalışıyor. Yaşam devam ettikçe mahallenin de yaşam döngüsü farklı insanlarla devam edecek.


 Biz Amasya ya; ben iki buçuk aylıkken gelmişiz. Babam daha önce Amasya'nın Suluova ilçesinde çalışıyormuş. Tayini Amasya ya çıktığı için geldiğimiz bu mahallenin sokaklarında; çocukluğumun on dört yılı geçti.
Evimizin önünden tren yolu geçerdi. Gazoz kapaklarını biriktirir; tren raylarının üzerine dizerdik. Tren geçtikten sonra onları alırdık, dümdüz yusyuvarlak olurlardı. Düzlenen gazoz kapaklarının ortasını deler ipliğe geçirirdik; ipliğin ucunu bağlar, iki elimize geçirdiğimiz iplik arasında kalan gazoz kapağını; elimizi birbirine yakınlaştırıp uzaklaştırarak oynardık.


Bu yukarıda ki resim Amasya içeri şehir mahallesi, bir zamanlar ailelerin oturduğu, çocukların sokaklarında oynadığı. Şimdilerde ise otel cafe bar vs. dönüşen yeni görüntüsü.Yeni hikayelerin yazılacağı; yeni insanların yaşayacağı mekanlar......

24 Haziran 2016 Cuma

Yumurtalı Fasulye Kavurması


Fasulyenin 80 çeşidi olduğunu duyunca çok şaşırdım. Baklagiller içinde en çok tüketilen sebzelerden biridir. Yüz gram fasulye de 35 kalori içermektedir. Faydaları ise saymakla bitmez. 

MALZEMELER

Fasulye
Domates
Yumurta
Domates salçası
Biber salçası
Tuz 
Kırmızı Pul Biber
Karabiber
Kimyon
Zeytinyağı

YAPILIŞI

Fasulyelerin uçları ayıkladıktan sonra yıkadım. Üç santim boyutunda fasulyeleri ikiye üçe böldüm. İki veya üç adet domatesin kabuklarını soyup doğradım  Zeytin yağını tencereye koyup domatesleri kavrulurken salçaları baharatları ve tuz ilavesi de yaptıktan sonra fasulyeleri ekledim. Fasulyeler suyunu verip, tekrar çekince az miktarda su ekledim. Bu ekleme olayı fasulyeler pişene kadar az miktarlarda ekledim. Fasulyeler piştikten sonra isteğinize göre yumurtaları kırdım ben üç adet kırdım. Kırdıktan sonra yemeği fazla karıştırmadım ki yumurtalar fazla dağılmasın diye. Yumurtalarda pişince ocağın altını kapattım.










YUFKANIN YAPILIŞI

Bizim Amasya yöresinde yazma ekmeği, saç ekmeği diye adlandırılır. Galiba ince yapıldığı için olması gerekir. Bende bunu kendimce yapmaya çalıştım. Un, su ay çiçek yağı, tuz ve su ile az miktarda olacak şekilde hamur yoğurdum. Bu hamurdan küçük bezeler alarak ev deki en büyük tavanın içerisine göre açtım. Bu yufkaları önlü arkalı tavada pişirdim. Bunlar pişince  kuru bir şekil alıyor. Yiyeceğimiz zaman her birinin üzerine tek tek hafif su serpip bez arasında  beklettim.
Sonrasında pişirdiğimiz fasulyeden ve doğradığımız kuru soğan ile sarmak sureti ile yenmektedir.









AFİYET OLSUN:)
Yapın sizinde olsun


23 Haziran 2016 Perşembe

Bebek Emzirme Yastığı





Bebek emzirme yastığı annelerin, bebeğin rahatı için düşünülmüş bu yastık, bebek oturmaya başladığında da yastığın ortasına oturttuğumuzda bebeğin oturmasına destek vermiş olabilecek bir yastık.


Tamamen elimdeki dış kumaş ölçüsüne göre yaptığım yastığı ilk önce iç kılıfı hilal şeklinde kestim. Dar olan bir tarafını dikmedim o açık olan taraftan elyafı doldurdum; sonrada açık olan ucu diktim. Böylelikle iç kılıfı tamamlanmış oldum. Yaklaşık 75 cm ölçüsünde; kenar kısımlarına fırfır; incelen uç kısmına da fiyonk yaptım.Hilal şeklimde ki yastığın dış kumaşının dış kısmını diktikten sonra iç yastığı içine koyup hilal şeklindeki yastığın iç kısmını da diktim.




Aynı desen kumaştan emzirme örtüsü ve bebek bez değiştirme minderini de yaparak takım yapmış oldum. Bebek emzirme bezini bire bir ölçüde kestim. Karenin  bir köşesine annenin kafası geçecek şekilde daire kesip kenarlarını kıvırdım.

Bez değiştirme minderini de kırk beş santime bir metre şeklinde kesip kenarlarına fır fır uyguladım. İçine ise metre işi satılan elyaf koydum. Elyafları dikdörtgen parçalar keserek üç parça şeklinde içine yerleştirdim ki rahat katlayıp yer kaplaması diye.












22 Haziran 2016 Çarşamba

Patates döşemesi

   
Dünyada en çok tüketilen dört gıda kaynaklarından birisi. Pirinç, buğday, mısır ve patates. Potasyum deposu olan patates ayrıca da kalsiyum, demir, magnezyum, bakır manganez bulunmaktadır.


MALZEMELER

Patates
Pirinç
Kuru soğan
Domates
Kıyma
Zeytin yağı
Biber salçası
Domates salçası
Tuz
Kırmızı pul biber
Karabiber
Kimyon

YAPILIŞI


 Beş veya altı adet orta boy patatesi soyup, yarım cm kalınlığında yuvarlak yuvarlak soydum.Su dolu kapta beklettim. Karnıyarık tenceresi dediğimiz ince tencere mi aldım; bir adet kuru soğanı küçük küçük doğradım. İki kaşık zeytin yağını tencereme koyup, doğradığım soğanları bir güzel kavurdum. Bir avuç kadar kıymamı ve ince ince doğradığım domatesleri de ekledim. Hep beraber kavrulurken yarım su bardağından biraz fazla pirincimi de yıkayıp ekledim. Salçaları, tüm baharatlarını da   ekledikten sonra kavurmuş olduğum iç malzemeyi bir tabağa aldım. Tenceremin dibine yuvarlak yuvarlak doğradığım patatesleri tek tek dizdim. Dizmiş olduğum patateslerin üzerine yapmış olduğum harçtan bir miktar, her yerine serdim. İkinci sıra patatesleri dizdim. Tekrar harç ekledim. Bu olay harç ve patates bitene kadar devam. Yaklaşık iki veya üç kat oluyor. En son katına da domates dilimleri ekledim. Üzerine de tekrar salçalı su ve baharatlardan ekleyip bu salçalı suyu; patateslerin üzerine çıkacak kadar döktüm. Patatesler pişince olay tamamdır. Suyu azalırsa arada bir su ilave edebilirsiniz. Maydanoz var ise iç malzemesine ekleyebilirsiniz. Bende yoktu eklemedim.




 AFİYET OLSUN:)
Güzel günleriniz olsun.....





21 Haziran 2016 Salı

Bulgurlu Kabak Dolması


Kabak sebze olarak bilinse de içerisinde tohum içerdiği için meyve olarak kabul edilmektedir. Mineraller açısından magnezyum, demir, fosfor, çinko, bakır olmak üzere zengin bir besindir. A.C E K vitaminleri bulunmaktadır.


MALZEMELER

Kabak
Kıyma
Kuru soğan
Domates
Zeytin yağı
Biber salçası
Domates salçası
Bulgur
Tuz
Kırmızı pul biber
Karabiber
Kimyon
Dereotu
Maydanoz
Yoğurt
Sarımsak

YAPILIŞI

Kabakların dış kısmını fazla zedelemeden fırça yardımı ile güzelce yıkayıp üst ve alt kısmındaki uçlarını aldım. Büyüklüğüne göre kabakları ikiye veya üçe bölüp; içlerini kabak oyacağı yardımı ile çıkardım Çıkarmış olduğum  içleri başka bir yemek için buzdolabı poşetine koyarak buzluğa attım. Diğer taraftan soğanları doğrayıp zeytinyağı ekleyerek tencere de kavrulurken kıyma ve küçük küçük doğradığım domatesleri de ekledim. Kabak adetine göre her bir kabak için bir tatlı kaşığı bulgur ilavesinde bulundum. Bir elçim dereotu ve maydanozu da doğrayıp ekledim. Salçaları ve baharatlarını da ekledikten sonra kavurma işlemi tamamlanıp ocağın altını kapattım. Bu yapmış olduğum iç malzeme ile kabakları doldurdum ve üzerine küçük domatesler doğrayıp kapattım. İç malzemem artığı için domateslerin içini kaşık yardımı ile boşalttım ve iç malzemeden doldurdum. Salçalı su yapıp dolmaların içine dökülmeyecek şekilde kenarından koyup tencerenin altını yakıp pişmesini sağladım. Kabaklar pişinceye kadar pişirdim. Yemek piştikten sonra üzerine yoğurtlu sarımsak yaptım. Tabaklara servis yaptıktan sonra üzerine döküp yeniyor. Çünkü sarımsaklı yoğurtlu çok daha güzel oluyor.








AFİYET OLSUN:)
Yapın sizinde olsun





20 Haziran 2016 Pazartesi

Mutfak Perdesi


Elimdeki malzemeleri değerlendirmek en sevdiğim iştir. Sanki buluş yapmışım gibi geliyor bana.
Elimde artık işe yaramayan kartela kumaşlar vardı üzerindeki desenler hoşuma gitmişti bunları nasıl değerlendireyim diye düşünürken eskiden masa örtüsü yapmak için aldığımız kalın krem rengi dantel ipleri geçti. Bu ip ile kare şeklindeki kumaşların çevresini dantel işi ile ördüm ve bu şekilde birleştirdim. Kumaşların yetmediği yere krem rengi kumaş alarak perdenin farba kısmına ekledim.Üst  uç kısımlarına da korniş düğmeleri diktim oldu bana mutfak perdesi. Bu perdeyi de 2013 aralık ayında kalça protez ameliyatı olmuştum. O zaman dört ay raporlu idim. Bu zamanım boş geçmesin diye uyguladığım mutfak perdesi.